Example 2

Berfend Ber B&B Web siteleri

  • 3
  • 3
  • 4
  • 4
  • 4
  • 4
  • 4
  • 5
    .
  • 4
  • 5
    .
  • 4
  • 5
    .
  • 4


BOZA “ Booozaaa... Booozaaa... ” This is very special Turkish drink


Boza; darı irmiği su ve şekerden üretilir.
Bünyesinde A ve B vitaminlerinin dört türü ile C ve E vitaminleri bulunur. Boza, mayalanması sırasında laktik asit üretir. Ender gıda maddelerinde bulunan bu asit çok değerli olup, hazmı kolaylaştırıcı etkisi vardır. Süt yapıcı özelliği nedeniyle hamile bayanlara ve vitamin kaynağı olarak sporculara tavsiye edilir. Kolera hastalığının tedavisinde son derece etkilidir.


Boza; mayalı ve gıda bakterilerinin yaşadığı bir içecek olduğundan koruma şartları çok önemlidir.
Bu nedenle hava alabilen, sağlıklı cam şişede satışa sunulmaktadır. Şişelenmesi sırasında fermantasyonu devam eden bozanın çok hızlı tüketilmesi gerekir.

Tarımsal yaşama geçen insanlık ürettiği tahılları depolarda ve kilerlerde muhafaza ediyordu. Fakat tahılların doğru koşullarda muhafaza edilmemesinden dolayı çimlenmesi ve bu çimlenmiş tahıllarla üretilen yemeklerin soğuduktan sonra mayalanması, büyük olasılıkla bozanın ilk çıkış noktasını oluşturur. Bozayla ilgili diğer bir teori de ekmek mayalanması esnasında da ortaya çıktığına yönelik.

Tarımsal yaşama geçen insanlık ürettiği tahılları depolarda ve kilerlerde muhafaza ediyordu. Fakat tahılların doğru koşullarda muhafaza edilmemesinden dolayı çimlenmesi ve bu çimlenmiş tahıllarla üretilen yemeklerin soğuduktan sonra mayalanması, büyük olasılıkla bozanın ilk çıkış noktasını oluşturur. Bozayla ilgili diğer bir teori de ekmek mayalanması esnasında da ortaya çıktığına yönelik.

Kimi tarihçilere göre 8–9 bin yıllık bir geçmişi olduğu söylenen mayalanmış tahıl içecekleri Çin’den Kafkasya’ya, Orta Doğu, Anadolu, Doğu Avrupa’ya kadar birçok coğrafyada farklı isimlerle keyifle tüketilmekteydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun en gözde içeceği olan bozanın satıldığı ve içildiği dükkânlara ‘bozahane’ adı verilirdi.

Osmanlı döneminde seyyar bozacılar, bozanın yanında simit veya gevrek satıyorlardı. Boza, o zamanlar tarçının yanı sıra zencefil, kakule, karanfil, Hindistan cevizi, bal ve pekmez eşliğinde içiliyordu. Günümüzde ise sadece tarçın ile tüketiliyor.

Seyyar bozacılar, 15 – 20 yıl öncesine kadar soğuk gecelerde, sokak sokak avazı çıktığı kadar bağırarak manilerle boza satarlardı. Fakat giderek ahşap konakların yerini alan yüksek ve ısıcamlı pencerelerle donatılmış binalara manilerini ulaştıramayan seyyar bozacılar kayboldu. 300 bozahane sayısı bugün belki 3’e düştü. Fakat binlerce yıllık bu içecek mutfak kültürümüzde yaşıyor.

Belki de artık sadece içecek olarak tüketmek değil, bozadan yeni tatlar da üretmek gerekli. Bu nedenle yetenekli bir aşçı olan Savaş Aydemir’in boza tatlısını sizler için tattık. Gerçekten muhteşem lezzetli bu tatlının tarifini sayfalarımızda bulabilirsiniz.

Asırlar boyu hayatımızda derinlemesine yer alan bozayı tek bir makalede anlatmak mümkün değil. Ahmet Nezihi Turan’ın hazırladığı ‘Acısıyla Tatlısıyla Boza’ adlı kitapta bozaya dair tüm bilgiler derinlemesine bulunuyor.

" Boza bardağının dibinde kalanları parmaklarımızla sıyırıp, o parmakları yaladığımız ve damaklarımızda kalan son tadıyla mekanından ayrıldığımız, çocukluğum ve gençliğimin hatıralarıyla dolu Vefa Bozacısından  bahsetmek istiyorum..."

VEFA BOZACISI


“93 Harbi” olarak da anılan Osmanlı-Rus Savaşı (1876) nedeniyle Rumeli’den İstanbul’a yapılan yoğun göç, bozacılık tarihinde bir dönüm noktası olur. Savaştan hemen önce, Karadağ sınırındaki Prizzen kasabasından İstanbul’a gelen Arnavut genci Sadık, bir süre mahalle aralarında seyyar bozacılık yaptıktan sonra, kentin eğlence merkezi olan Direklerarası ve Şehzadebaşı’na yakın, Vefa semtinde bir küçük bozacı açar. Sadık Efendi, iki yenilik getirir bozacılığa: Birincisi, o dönemin en meşhur bozacısı, Taksim’deki Tevfik Efendi’den aldığı bozayı bir süre bekletip üzerinde biriken suyu döktükten sonra satar.


Benzerlerinden daha saf, kıvamlı ve nefis hale gelen bu tadın şöhreti kısa sürede yayılır. İkincisi ve en önemlisi, o zamana kadar boza, ilkel yöntemlerle üretilip saklanırdı. Bunun için kullanılan ahşap fıçılar, bozayıda etkileyen kötü kokular yayardı. Prizrenli Sadık, bozayı kendisi yapmaya başladıktan sonra fıçı yerine mermer küpler kullanmaya başlar. Genç bozacı ayrıca dükkanını çeşit çeşit kepçeler, güzel bardaklar, şık tarçın ve leblebi kaplarıyla donatır, tadını iyice geliştirdiği bozanın orada içilmesini bir zevk haline getirir.


Bir hatırlı müşterinin saraydan öğrendiği meşrubat tarifleri, genç bozacının talihinde yeni bir sayfa açar. Böylece dükkanda, yılın belli aylarında satılan bozanın yanı sıra limonata, şıra, bazı şerbet türleri, dondurma ve salep de satılır. Prizrenli Sadık’ın şöhreti kısa zamanda İstanbul’un dört bir yanına, ağızdan ağıza yayılır. Dükkan, Vefa dışından da gelen seçkinlerin uğrak yeri olur. Prizren’deki kardeşi İbrahim’i de İstanbul’a getirterek müşteri yükünün altından kalkmaya çalışır. Zamanla hacca da giden iki kardeş, Hacı Sadık ve İbrahim Biraderler olarak anılmaya başlar. Cumhuriyet döneminde Soyadı Kanunu’yla “Vefa” soyadını alan aile, sonraki kuşakların mesleği teknolojik yeniliklerle sürdürmesiyle markalaşır. Belki de bu nedenle, “İstanbullunun meyveden evvel, kahveden sonra ikram ettiği harup, koruk, demirhindi, ahududu, gül, gelincik, vişne” şerbetleri tarihe karışırken boza yaşar.


BOZA “ Booozaaa... Booozaaa... ”  This is very special Turkish drink

This very special Turkish beverage, which carries with it a very long history of its own, enjoying its popularity all along the centuries, without ever leaving the front row, owed its fame to the special expertise of the boza makers who have deployed all their means to preserve this tradition, bringing this delicious drink to the doorsteps of the consumers, mostly on cold winter nights, by the wandering street-vendors. 

Then came the year 1870, when Hadji Sadik Bey, the great, great grandfather of our family, immigrated from Albania to Istanbul, and settled in a very selective district of the city, Vefa, where mostly aristocratic families, and members close to the Sultan’s Palace had their private houses and residences. Hadji Sadik Bey, then, closely observed that nearly 200 citizens of Armenian origin were in charge of making and selling boza, which at that period was produced with a sour tart flavour and was rather juicy with light consistency. In this very selective residential district of Istanbul, Vefa, he started to make Vefa Boza of a different flavour and taste, with thick consistency and having a less sour taste, just as it is flavoured and enjoyed today. In September, 1876, he registered the tradition of boza making both as a profession and a trademark with the brand name, the VEFA BOZACISI.

Hadji Sadik Bey, for many years, produced this delicious Turkish drink, so much liked and preferred by the Sultans of the Ottoman Empire and by those close to the palace, all by himself, in order to preserve the very special consistency and taste of the beverage that has been favoured by all the celebrities of the time and members of high society. He also trained his son, Ismail Hakki Vefa, to asisst him with the production of this traditional drink. Ismail Hakki Vefa, while continuing his studies at the Faculty of Letters of Istanbul University, in collaboration with one of our relatives, who worked at the Golden Horn Dockyard, at the maritime arsenal, and was in charge of mechanical equipment, started to produce certain special devices to be used for the production of boza. Meanwhile, Ismail Hakki Vefa, developed and thereby increased the production of balsamic vinegar, which has then become another branch of our business. Ismail Hakki Vefa, also showed great concern to wrestling, one of the main sports of our ancestors, and has highly contributed to its development, meanwhile raising many world wrestling champions. Just like his father, he also passed on his business to his sons.

Today, in our historically traditional boza shop, where the nostalgic echo of the past lingers on, BOZA is the favourite beverage of the period between April and October, whereas starting from October till April of the following year, it leaves its throne, just for a short while, to Shira, the special juice produced from raisins, as well as icecreams and lemonade.

Carrying the honour of the successful accomplishments of 130 years, " VEFA BOZACISI ", keeps up with all the innovations and new ventures, progressively still, in the new millenium, meeting the demands of the clients and customers, in accordance with their good palate for fine products.

kaynak; skylife-vefa boza

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  • ZERDE - Gıda fotoğrafçılığı / Geleneksel Tatlı Türk Mutfağı / Tatlı fotoğrafları " Zerde " 2011 - Berfend BER Alıntı berfend *www.berfendber.com*
  • Zerde - Food Photography / Traditional Sweet Turkish Cuisine /Sweet photos " Zerde " 2011 - Berfend BER Quote From berfend *www.berfendber.com*
  • 1 Hemen arayın!..
  • 2 Hemen arayın!..
  • 3 Hemen arayın!..
  • 4 Hemen arayın!..
  • 5 Hemen arayın!..
  • 6 Hemen arayın!..
  • 7 Hemen arayın!..
  • 8 Hemen arayın!..
  • 9 Hemen arayın!..
  • 10 Hemen arayın!..
  • 11 Hemen arayın!..
  • 12 Hemen arayın!..
  • 13 Hemen arayın!..
  • 14 Hemen arayın!..
  • 15 Hemen arayın!..
  • 16 Hemen arayın!..
  • 17 Hemen arayın!..
  • 18 Hemen arayın!..
  • 19 Hemen arayın!..
  • 20 Hemen arayın!..
  • 21 Hemen arayın!..